Şaman ve lama teknikleri
Şaman ve lama teknikleri, Sibirya halklarındaki en yaygın inanışlardan birisidir, beden yaşamının ruha bağlı olmasıdır. İnanışa göre, uyku sırasında ruhun bedenle olan bağı gevşediği için ikinci canın bedeni terketmesiyle rüya meydana gelir. Bu canın bedendeki yokluğu uyuyan kimsenin aniden uyandırılmaması şartıyla tehlikeli bir hal değildir. Xant-Mansi halkı bebeğin bu canı çok uzaklara gitmesin diye beşiğin üzerine Orman tavuğugiller familyasından bir kuş resmi yaparlar. Bu can, bedeni tümü ile terk ederse ölüm kaçınılmaz olur, canını geri getirip o kimseyi canlı tutmak ancak şamanların yapabileceği bir iştir. Bu canın bedenden uzaklaşması yalnızca rüya sırasında değil, sarhoşluk ve özellikle zihinsel hastalıklar sırasında da sözkonusu olmakta. Şamanlar ise bu tür gezintileri bilinçli halde yapabilirler.
Asya şamanlarında ise bazı rüya türleri inisiyasyon kapsamında ele alınmakta. Bu tarz rüyalarda ilahî varlıklarla ya da hami varlıklarla iletişim kurması sözkonusu olmakta. Sibirya ve Orta Asya şamanizminde sırra (mister) erme denilen deneyimi ancak gereken hazırlık eğitimini almış şaman adayları geçirebilir ki, bu hazırlık eğitimi de ancak, dalgınlık, olup bitene ilgisizlik, birtakım nöbetlere tutulma gibi ön belirtiler gösteren adaylar arasından, bir “iç çağrısı alma” ve mağaralarda haberci rüyalar görüp hami-rehber varlıklarıyla irtibata geçme gibi ilâhî “seçilme” belirtileri göstermiş olana verilmekte. Hangi yöntemle seçilirse seçilsin, her şaman adayı iki ayrı alanı kapsayan bir inisiyatik eğitimden geçtikten sonra şaman olabilir. Bunlardan biri vecd, trans ve rüyalar alanındaki eğitimdir. Diğeri geleneksel eğitimdir. Eğitimi yaşlı şaman üstadların yanı sıra, bedensiz varlıkların da üstlendiği belirtilir. Bedensiz varlıkların yaptırdığı eğitim rüyalar tarzında hatırlanır. Şaman adayının kendisinde önceleri bir kriz gibi beliren trans hali üzerinde denetim kurmasını sağlayan ve kendisini toplum nazarında sıradan bir nevrozlu olmaktan çıkaran şey, aldığı bu inisiyatik eğitimdir.
Şamanın transı kendine özgüdür; şamanik trans, gözlemlenen psikosomatik fenomenler bakımından diğer trans türlerinden ayrılmakta, şaman trans sırasında diğer trans türlerinin aksine şuurunu kaybetmez ve posede duruma geçmez.
Şamanik Bon ya da Bön dininin etkisinde oluşan Tibet Budizminde ya da Lamaizm’de uygulamalarını da içeren bir teknik, Batı’da “rüya yogası” adıyla bilinmektedir. Rüya yogası ya da Tibet dilindeki adıyla Milam trans kapsamında kapsamında ele alınan tantrik süreç ve teknikleri içerir. Tibet terimleriyle belirtmek gerekirse, Dzogchen (kemal yolu) silsilesinin (Nyingmapa, Ngagpa, Mahasiddha, Kagyu ve Bönpo) Mantrayana’ya bağlı tantrik sadhana’sının ileri bir aşamasıdır. Dzogchen kısaca Tibet Budizminde ruhsal uyanışa götüren ezoterik nakillere dayalı bir eğitim ve teknikler sistemidir.
Fiziksel beden ölümü ile ruhun yeniden bedenlenmesi (reenkarnasyon) arasındaki araya ve bu aradaki şuur hallerine Tibet dilinde bardo, meditasyon sırasındaki şuur haline tingezin denir. Milam bardo ise rüya sırasındaki şuur halidir.
Günümüzdeki Dzogchen öğretmenleri Namkhai Norbu, Lopön Tenzin Namdak ve Tenzin Wangyal “rüya yogası” felsefesini şöyle açıklar;
Algıladığımız gerçeklik (realite) ve olgular âlemi aslında gerçek değildir, daha doğrusu bir illüzyondan, bir rüyadan, bir hayalden, bir düşünce formundan ibarettir. Olguların tüm görünümleri bir rüya, bir düşünce formudur. Rüya yogasında dünyadaki yaşam rüya kabul edilir, rüya ise gerçek yaşam kabul edilir. Öldükten sonra yaşayacaklarımız şimdiki rüyalarımıza benzer. Bardo halinden çıkan kimse, yeni bir karmik illüzyonla yeniden dünyada doğar. Milam yolundaki ilk hedef, rüyasında şuurlu olabilmektir. İşte, kendisini rüyasında şuurlu hale gelebilmeyi olağan bir yeteneği durumuna getirecek kadar geliştirmiş kimseye her şeyin kapıları açılır, o kimse sadhanayı uygulayabilir, inisiyasyondan geçebilir, öte âlem denilen âlemde yüksek planlara düzey, ortam çıkabilir ve oradaki varlıklarla iletişim kurarak onlardan bilgiler alabilir.