Senoi tekniği
Senoi tekniği, 1930’lu yıllarda keşfedilen Senoi halkı Malezya’nın tropikal ormanlara sahip dağlık bir yarımadasında yaşayan, nüfusları 12.000-18.000 arasında olan, Avustralya Aborjinleri’ne benzeyen, siyah tenli, kısa boylu, modern yaşam anlayışının ilkel olarak nitelendirebileceği bir yerli topluluğudur. Tüm bireylerinin huzur içinde yaşadığı, yiyecek ve toprağın paylaşıldığı bu topluluğun mutluluğu antropolog ve psikologların gözünden kaçmamış ve incelemeler sonucunda toplululuğun, mutluluğunu lüsid rüyalara borçlu olduğu anlaşılmıştır. Araştırmacılar Senoi halkının sergilediği psikolojik olgunluk ve dengeyi lüsid rüya ustaları olmalarına bağlamıştır.
Senoi’larda lüsid rüya eğitimi daha çocukluk çağından başlamaktadır. Çocuklar konuşmayı öğrenir öğrenmez, aileleri onları rüyalarında gördüklerini anlatmaya teşvik etmekte ve onlara rüyaları denetleme yöntemleri öğretmektedir. Örnek olarak yırtıcı hayvanlar veya ürkütücü canavarlar tarafından saldırıya uğrayan çocuklara, uyandıklarında tekrar uykuya dalarak kendisine saldıranlarla ölesiye savaşmaları telkin edilir. Kimi psikologlara göre, hasmı yenmek bilinçte pozitif bir enerji yaratmakta ve aynı zamanda genç Senoi, güçlükler karşısında yılmamayı, yaşamın sorunları karşısında küçülmemeyi ve korkulacak tek şeyin aslında korkunun kendisi olduğunu öğrenmektedir. Senoi rüya tekniğinde aynı zamanda tatmine, zevklerin uçmak, güzellikleri seyretmek, cinsellik vs. olabildiğince yoğun bir biçimde deneyimlenmesine de yer verilir.
Senoi’lar üzerinde yapılan ilk araştırmalar 1950’li yıllarda ABD’li psikolog Kilton Stewart tarafından yapılmış ve Stewart, Senoi tekniğini örnek alarak Herbert Noone’un da yardımıyla, rüya denetimi ve manipülasyonu yoluyla ruhsal gelişmeyi amaçlayan bir teknik geliştirmiştir. Daha sonra Patricia Garfield tarafından biraz daha geliştirilip modernize edilen bu teknik, Stewart-Garfield şartlandırma yöntemi olarak bilinmektedir. Garfield’a göre rüyalar psişizmi düzenleme işlevini gördüğünden, rüyalar önceden belirlenmiş bir yöne sevkedilebilirse parazit nevrozları ortadan kalkacak ve psikolojik bakımdan, istenildiği gibi işlenmeye hazır, verimli bir alan elde edilebilecek, potansiyeller geliştirilebilecek ve derin bir denge hali sağlanabilecektir.
Stewart-Garfield yöntemi lüsid rüyada uygulanması gerekmekte olan şu üç kurala dayanmaktadır:
- Tehlikeden kaçmayıp, ona meydan okumak ve tehlikeyi yaratan düşmanı yenmek. (Fakat düşmanı öldürmek yerine, ona boyun eğdirmek ve daha sonra onu bir müttefik haline getirmek tavsiye edilir.)
- Zevk almaya çalışmak ve zevklere tatmin elde edilene dek dalmak.
- Rüyadaki her türlü durumdan olumlu bir sonuç elde etmek. (Örneğin bir düşme sözkonusuysa bunu uçarak yükselmeye dönüştürmeli, mağlup edilen hasma bir hediye sunmalıdır.)